Enflasyon artış hızı neredeyse bütün fiyatları arttırıyor. Buna kira ücretleri de dahil. Yeni bir ev kiralamak isteyenler yüksek bedeller ödüyor. Hal böyle olunca evi hali hazırda kirada olan ev sahipleri, düşük ücretli kontratlardan kurtulup yüksek bedelli yeni kiracılar bulmak istiyor. Buna karşın kiracılar da kendilerini korumak için hali hazırda kirada oturdukları evi terk etmek istemiyorlar.
Sonuç olarak mahkemeler her gün tahliye davalarıyla dolup taşıyor. Bu yoğunluğun ve sistemdeki tıkanıklığın en önemli nedenlerinden biri de insanların tahliye nedenlerini yanlış biliyor olması. Kira Hukuku Avukatı Seyit Halil Yüzgeç, tahliye davaları ile ilgili bilinmesi gerekenleri sizler için derledi…
Gayrimenkul fiyatları kontrolsüz biçimde dalgalanırken bu durum kiracılar ve ev sahiplerini hukuki çatışmalara sürüklüyor. Hukuki tahliye sebepleri bilinmediği için neredeyse bütün anlaşmazlıklar mahkeme konusu haline geliyor.
Hukuk sistemimizde kiracıların tahliye edilmesine karar verilebilecek hususlar az sayıda kurala bağlanmıştır. Bunlar:
Fakat bu nedenlerden ötürü kiraya verenin tahliye hakkını kullanması sıkı koşullara bağlı. Mesela bazen kiracılardan kira kontratının yanında tahliye taahhütnamesi de isteniyor. Fakat tahliye taahhütnamesi kira sözleşmesiyle birlikte yapılamaz. Eğer yapılırsa geçerli olmaz ve mahkeme kiracıyı haklı bulur. Kanunlar kira akdinde zayıf olan tarafın yani kiracının haklarını korumayı hedefler.
Eğer kiracı aynı konutta beş yılı doldurmuşsa kira tespit davası açarak ödediği kira bedelinde hakkaniyet indirimi talep edebilir.
Tahliye konusunda istisnai bir durum var. 10 yılı aşan kiracılarda bildirim şartlarına uyulduğu taktirde ev sahibi herhangi bir sebep göstermeksizin kira kontratını feshederek tahliye talebinde bulunabilir.
Türk filmlerinden aşina olduğumuz “Almanya’dan oğlum gelecek evi boşaltın” cümlesinin esasen hukuki bir dayanağı var. Mülk sahibinin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bu konuta ihtiyacı olduğunu objektif bir şekilde ispatlaması durumunda tahliyeye karar verilebilir.
Ülkemizde yazılı sözleşmesi bulunmadan kirada oturan insan sayısı oldukça fazladır. Ve bu insanlar kendilerini hukukun koruması altında hissetmezler. Oysaki hukuk onlar için de geçerlidir. Sözlü yapılan kira anlaşmaları da geçerlidir. Ancak ihtilafa düşüldüğünde ispat açısından kimi zorluklar yaşanır. Bu noktada kira ödemelerinin banka aracılığıyla yapılması veya elektrik, su aboneliklerinin kiracının üzerine olması ispat şansı sağlar.