Sicil notu amirinin olumsuz değerlendirmesi nedeniyle kötü olan çalışanlara Yargıtay’dan sevindirici haber geldi. Yargıtay’ın emsal niteliğindeki kararında, olumsuz sicil notu sonrası davacının iş ve sosyal çevresine karşı zor durumda kaldığı, mesleki onur ve itibarının zedelendiği, mağduriyet yaşadığı, manen zarar gördüğünü belirterek makul bir oranda manevi tazminat talebinin kabulüne hükmetti. İş Hukuku Avukatı Seyit Halil Yüzgeç, olayın şöyle geliştiğini anlattı:
Bir banka çalışanı, 2011 yılında şube yönetmenliğine yükselmek için banka içerisinde açılan sınava girmek için başvurdu. Sınava girecek kişiler listesinde ismi çıkmayan çalışan, 2010 yılı sicil amirinin “Üst unvan yeterliliği yoktur” şeklinde sicil notu verdiği için sınava kabul edilmediğini öğrendi. Aynı çalışan bu durum üzerine sicil notunun iptali için mahkemeye başvurdu. Davaya bakan Ankara 14. İş Mahkemesi, işçinin sicil notu için iptal davası açamayacağını gerekçe göstererek davayı reddetti. Bunun üzerine çalışan davayı temyize götürdü. Davayı inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, sicil notunun işçinin unvan, kıdem ve terfi gibi özlük haklarında değişikliklere neden olduğu için yerel mahkemenin kararını bozarak işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiğine hükmetti. Bunun üzerine davayı yeniden inceleyen mahkeme, çalışanın yükselme sınavına girmesine engel olduğu, objektif esaslara dayanmadığı gerekçesiyle 2010 yılında verilen sicil notunu iptal kararı aldı. Bu karar, 2016 yılında Yargıtay tarafından onaylandı.
Yargıtay’ın sicil notu kararını iptalini onamasının ardından çalışan bu kez de maddi ve manevi tazminat davası açtı. Şahsına yapılan uygulamanın mesleki onur ve itibarını zedelediğini, ruhsal ve bedensel dengesinin alt üst olduğunu, psikolojisinin bozulduğunu, mağduriyet yaşadığını ve kişilik haklarına ağır saldırı niteliğindeki işlem nedeniyle manevi ve maddi olarak yıprandığını ifade eden çalışan, 100 bin lira manevi, bin lira da maddi tazminat talebinde bulundu.
Yerel mahkeme, çalışanın haksız karar nedeniyle iş ve sosyal çevresine karşı zor durumda kaldığı, mesleki onur ve itibarının zedelendiği, mağduriyet yaşadığı ve manen zarar gördüğü gerekçesiyle manevi tazminat talebini kısmen kabul etti. Bunun üzerine bu karara da banka itiraz etti. Yerel mahkemenin kararını inceleyen bölge adliye mahkemesi, ‘Davacı çalışana karşı objektif davranılmadığı veya kasıtlı olarak üst unvan için yeterliliği yoktur görüşü bildirildiğine yönelik delil bulunmadığı’nı gerekçe göstererek yerel mahkemenin tazminat talebini reddetti.
Her iki tarafın da yerel mahkeme kararını temyiz etmesi üzerine dosyaya Yargıtay Hukuk Dairesi baktı. Yargıtay, davacı çalışanın geçmiş 9 yıllık sicil notu ortalamasının 95.6 olduğunu, 2010 yılında ise sicil notu olarak 85 verildiğini, önceki bütün sicil notlarında ‘Bir üst görev yapma yeteneği vardır’ denilmesine rağmen, performans amirlerinden birinin ‘yoktur’ görüşü vermesiyle çalışanın yükselme sınavına girmediği vurgulandı. Kararda, mahkeme kararıyla olumsuz sicil notunun iptal edilmesine rağmen çalışanın banka içindeki pozisyonu, daha önceki sicil notları, bankada çalışma süresi gibi etkenler göz önüne alındığında, arada geçen sürede mesleki onur ve itibarının zedelendiği, iş ve sosyal çevresine karşı zor durumda kaldığı, mağduriyet yaşadığı, manen zarar gördüğü, dolayısıyla makul bir oranda manevi tazminat talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu vurgulandı. Yargıtay’ın emsal niteliğinde olan bu kararının ardından yerel iş mahkemesi dosyayı yeniden inceleyerek manevi tazminat kararı verecek.